TR   RU   EN
Haberler
Geri DönDetaylar
Rönesans Rusya İnşaat CFO'su Harun Çelik, Rusya’da yılın CFO’su Ödülü'nü kazandı
05 Mayıs 2023 / Saat: 17:24

Rönesans Rusya İnşaat CFO'su Harun Çelik, Rusya'da 2022 yılının en iyi CFO'su ödülünü kazandı.

Rusya'nın en prestijli CFO Dergisi, «Актион Финансы» tarafından yapılan değerlendirme sonucu, 2022 yılının EN İYİ CFO'su ödülü RTİB Yönetim Kurulu Üyemiz de olan Rönesans Rusya'nın CFO'su Harun Çelik'e verildi.

Aktion Finans dergisi tarafından kendisi ile yapılan söyleşiyi aşağıda sizlere sunuyoruz.

Güvenilir kredi alıcısı demek - dürüst ve şeffaf ilişkiler kuran kredi alıcısı demektir.

Rusya’da 2022 Yılının CFO’su Ödülü'nü kazanan Renaissance Rusya CFO'su Harun Çelik, kredi ve teminat limitlerini rekor bir rakam olan 8 milyar Dolar seviyesine nasıl çıkarttıklarını ve iş görgü kurallarının ulusal özelliklerini anlattı.

-Şirketiniz ne iş yapıyor?

1993 yılından beri inşaat işi yapıyoruz. Grubun ilk şirketi St. Petersburg'da kuruldu. Renaissance şirketler grubunun portföyünde birçok ikonik proje bulunuyor, örneğin: Avrupa'nın en yüksek binası St. Petersburg'daki Lahta Center; Avrupa'nın en büyük alışveriş merkezi Aviapark AVM’si; Rusya'nın ilk ve Avrupa'nın en büyük kapalı tematik eğlence parkı "Rüya Adası"; Kuzey Kutbu'ndaki  ilk sıvılaştırılmış doğal gaz üretim tesisi "Yamal LNG" ve diğer pek çok proje. Buna ek olarak; gaz ve petrokimya, madencilik ve metalurji endüstrisi, enerji ve imalat endüstrilerinde yeni büyük ölçekli inşaat projelerine katılıyoruz. Örneğin, bizim için bugüne kadarki en önemli projelerden biri; yüksek sosyo-ekonomik öneme sahip bir proje olan Ust-Luga'daki gaz işleme kompleksinin inşasıdır.

-Şirketteki sorumluluklarınız neler?

Şirketteki iş hacmimiz çok büyük, çok sayıda tüzel kişiliğimiz var, bu yüzden yönetimde matris ilkesine bağlıyız. Ekibimizde, her birisinin kendi sorumluluk alanı olan birkaç CFO var. 13 yıldır bu şirkette çalışıyorum, son 6 yıldır; tüm inşaat şirketlerimiz grubunun borç yükünden, banka ilişkilerinden ve finansal teminat sağlanması konusundaki tüm araçlardan sorumluyum.

- "Borçlanmayı artırmak için yapılan en karlı anlaşma" kategorisinde "Yılın CFO'SU - 2022" ödülünün sahibi oldunuz. Bu konu hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz?

Tabii ki, buradaki asıl başarı; mevcut durumda sahip olunan elverişli borçlanma şartlarının iyileştirilmesiyle birlikte, nakdi ve gayri nakdi kredi limit tutarlarının arttırılabilmesidir. Portföyümüzde 15'ten fazla banka var, yani Rusya’nın en büyük kredi kuruluşlarıyla çalışıyoruz. Son yıllarda toplam teminat ve kredi limitini 500 milyon Dolar’dan, 8 milyar Dolar’a, Leasing limitlerini de sıfırdan olusturup,12 milyar Ruble’ye kadar çıkarmayı başardık. Özellikle, bu yöndeki önemli başarılardan biri, 2021 yılında Gazprombank'tan 170 milyar Ruble tutarında alınan ek gayri nakdi teminat limit anlaşmasıdır. Bu sayede, şirketler topluluğumuzun Gazprombank'taki toplam limiti 253 milyar Ruble’ye ulaştı.

-Ödeme fonksiyonunun yönetiminde geçtiğimiz 2022 yılında kendiniz için başka hangi başarıları önemli buluyorsunuz?

2022 yılında, Şubat ayı sonrasında Ruble’deki rekor dalgalanmalar sırasında, BDT ülkelerinden gelen şirket çalışanlarımız için, anavatanlarına para transferi konusunda destek olmamız gerektiğini hissettik. Burada, 17 binden fazla insandan bahsediyoruz. Ödeme sistemleri ile özel anlaşmalar yapmayı başardık ve Rusya Merkez Bankası kurundan dönüşüm yapılarak, komisyonsuz olacak şekilde para transferlerini yapabilmelerini sağladık.  Ayrıca; kriz döneminde, bankalarla mutabık kalarak, grubun şirketleri arasında spreadten bağımsız olarak, kayıpsız bir şekilde döviz alım satımı yapılabilmesi konusunda anlaşmaya varabildik. Henüz 2021 yılındayken, döviz piyasasında işlem görmekten korunmak için RISDA anlaşmalarındaki limitleri ciddi oranda arttırmıştık. Bunlara ek olarak; katıldığım bir diğer önemli proje ise, son dönemlerde iş dünyasinda daha sık bir şekilde gündeme gelen, ESG derecelendirmesinin, şirketler topluluğumuza alınabilmesi için, ortağımız olan bankalarla işbirliği içerisinde, altyapı calışmalarına başlamış olmamızdır.

-Proje finansmanı açısından bankalarla çalışma konusunda nasıl bir trend görüyorsunuz?

Bence ana trend, tüm piyasa katılımcılarının finansman ve teminat sorunlarını çözerken, projenin teknolojik detaylarına giderek daha derin bir şekilde nüfuz etmeleridir. Çoğu zaman, teknolojik açıdan benzeri olmayan büyük ölçekli projeler yapıyoruz. Sonuç olarak, bu tür projelerin teminat değerlendirmesi, çok akılcı ve yenilikçi bir yaklaşım gerektirmektedir. CFO olarak, mühendislerimizin desteğini alarak proje ayrıntılarına inmek ve projenin uygulanabilmesiyle ilgili bu detaylı bilgileri, ortağımız olan bankalarımızla anlaşılabilir bir şekilde paylaşmak zorundayım. Ancak; başarılı finansman ve teminatın ana koşullarından birisinin hiçbir zaman değişmediğini görüyorum, bu da; banka ile açık, dürüst bir diyaloğun ve güven ilişkilerinin kurulmasıdır. Herhangi bir projede, bir şeylerin ters gittiği veya zorlukların yaşanabildiği zamanlar olabilir. Özellikle böyle durumlarda, yıllardır degiştirmediğim bir kuralım var - bu tür durumları mümkün olduğunca çabuk ve açık bir şekilde bankacı ortaklarımıza bildirmek ve diyalog içinde uzlaşma ve çözüm seçeneklerini birlikte aramak. Bu tarz durumlarda yapılabilecek en kötü şey; iş ortaklarımız olarak gördüğümüz tarafların sadakatini kaybetme korkusuyla, sorunu kendilerinden saklamaktır. Güvenilir bir kredi alıcısının itibarını; yaptığı büyük projelerin yanında, her zaman verilen sözleri yerine getirerek ve buna ek olarak; dürüst ve şeffaf ilişkiler kurarak kazandığını düşünüyorum.

 

-Rus ve yabancı bankaların finansman-teminat yaklaşımları arasında temel farklılıklar var mı?

Evet tabii ki var. Rus bankalarının yabancı meslektaşlarının bazı yaklaşımlarını örnek alması gerektiğini, uzunca yıllardır sıkça ve büyük bir umutla dile getirmeye devam ediyorum. Örneğin, Rus pratiğinde, bankalar garanti verirken belirli bir projenin riskini üstleniyorlar. Bu noktada da, kredi komitelerinde karar verebilmek için mevcut projeyi tüm detaylarıyla incelemek istiyorlar - bu da; birkaç hafta, hatta bazen birkaç ay sürebiliyor. Diğer taraftan; yabancı bankaların uyguladığı farklı bir yaklaşım var; projenin kendisinden daha cok, o projeyi kimin yapacagiyla ilgileniyorlar. Sirketin daha once bitirdiği projeler ile birlikte güncel finansal durumunu değerlendirip, genel bir limit belirliyorlar ve sene içerisinde bu limit dahildeki tüm riskleri üstleniyorlar. Bu yaklaşımla garantilerin verilmesi, çok daha hızlı bir şekilde, birkaç gün içinde gerçekleşebiliyor. Özellikle yüksek piyasa değişkenliği koşullarında, bu uygulama optimum çözüm olarak ortaya çıkıyor.

-Kredi alıcılarının banka garantilerini nasıl kontrol etmesini öneriyorsunuz?

Daha önce, bu süreç finans kurumları tarafından kapsamlı bir analiz gerektiriyordu. Şimdi ise, yeni teknolojiler bu görevi hızlı bir şekilde ve minimum işçilik maliyetiyle gerçekleştirmeyi mümkün kılıyor; garantiyi veren bankadan SWIFT veya SPFS onayını alarak ilerleyebiliyoruz.

-Ekibinize insanları nasıl seçiyorsunuz ve çalışanları nasıl yönetiyorsunuz?

Ben, her zaman adayın dürüstlüğüne, çalışkanlığına ve potansiyeline bakıyorum. Ayrıntılara dikkat ediyorum, örneğin, test görevlerimizden birisi; adayın örnek bir sözleşmeyi nasıl yorumladığı oluyor. Diğer hususlar ise daha az önemli. Hem çocuk yetiştirmede, hem de çalışanların yönetiminde benimsediğim bir ilkem var: dürüstçe itiraf ederseniz, kimse size kızamaz. İş hayatında herkes hata yapabilir, profesyonel kariyerinde hiçbir hata yapmayan, tek bir insan bile görmedim.  Burada asıl mesele, hatalarımızı açık bir şekilde itiraf etmek ve hatalarımızın sonuçlarının düzeltilmesinde sorumlu ve özverili bir yaklaşımda bulunmaktır.

-Bugün Rus şirketleri aktif olarak Türk ortaklarıyla ilişkiler kuruyorlar. İletişimde dikkate alınması gereken iş görgü kurallarının kendi kültürüne has özellikleri var mı?

13 yıldır Rusya'da yaşıyorum. Ruhumuzun ve zihniyetimizin çok benzer olduğunu, birbirimize oldukça yakın iki kültür olduğumuzu görüyorum. Bazen, gerçekten de ufak inceliklerin önemli olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin, Türkiye'de bir kişiye hitap edilirken, baba adını kullanmıyoruz, ama aynı zamanda sadece isimle hitap etmek de doğru değil. Bu nedenle, Türkiye'de isme "efendi" anlamına gelen "Bey" hitap şeklini eklemek, bu saygi ifadesini getiriyor: "Harun Bey" gibi. Şahsen, Rus ortaklarım iletişimde bunu dikkate aldıklarında benim de çok hoşuma gidiyor.

 

Eğitim: Yeditepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, İstanbul.

Inholland Uygulamalı Bilimler Üniversitesi İşletme, Finans ve Hukuk Fakültesi, Hollanda.

Şu anda ise; Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi'nde Executive MBA programında eğitime devam ediyor.

Deneyim:  15 yılı aşkın finans sektöründe çalışmaktadır. Kariyerine PwC'de başladı.